Yeni bir ayin ilk gununde birseyler yazasim vardi ama nedense yazamadim. Bilemem,
cikmadi birseyler. Oysaki yolda yururken bile Ally McBeal’in "theme song" u gibi
kafamda yazilar beliriyor zaman zaman. Ya da tuvalette, derste, sacma yer ve
saatlerde sanki hayali bir seyirci kitlem varmis gibi sesleniyorum beynimde. Degisik
bir heyecanla “ana kasimin 1i oldu ne kadar guzeeeel”dememe ragmen, cumleye
basladigim anda kitlendim.
Sonuc olarak yeni ayin ilk gunune degilse bile, 4.gunune kismetmis karalamaca.
Bugunku yazimda neredeyse her gun
katettigim (6 miydi kac dakikalikti o yol?) okul yolunda surekli aklima gelen
seyden bahsedeyim bari: Barselona sokaklari.
Evet, Ispanya’da degil de Pakistan’da yasiyoruz adeta.
Evet, sokaklar kopek
boku dolu.
Evet, bazen de sidik kokusu bogaz yakabiliyor.
Evet, bir suru recycle konteyniri varken yine de israrla atilmis cer cop
takilabilir ayakkabimiza.
Evet, hatta gece yururken igrenc laflara maruz kaldigimiz oluyor.
Evet, sokak pislikleri tukuruk, kusmuk, bok evimize girmesin diye, Ispanyol
ailelerinin aksine ayakkabimizi cikarip evimize giriyoruz.
Amma ve lakin,
HAYIR, sokakta canimizi disimize takip, Tanri’ya bin bir dua esliginde bir
uctan bir uca depar atmak sureti ile karsidan karsiya gecmeye calismiyoruz.
HAYIR dostlar, HAYIR. Biz medeniyetten uzak kalmis gibi gorunen bu Barselona
sokaklarinda, en azindan olum tehlikesi yasamiyoruz. Hatta medeniyetin belediyenin sabaha karsi
sokaklari yikamasi ve copleri toplamasi anlamina geldigini fakat ote yandan can’im
Istanbul sokaklarinda ehliyetini bakkaldan almis deli danalar gibi, trafigi anarsik
bir sekilde alt ust etmenin araba kullanmak oldugunu sanan zihniyetin aksine,
burda insana ve yayaya saygi had safhada.
Burda yesil isik yandiginda garanti olsun diye 3-5 saniye daha bekleyip
yolu 10 kere kontrol etmiyoruz.
Burda yaya yolundan yururken panik atak gecirmiyor, hatta arabalarin
yeterince uzakta olduklarina kanaat getirirsek beklemek veya 3 kere saga sola bakip
yine de yurumeye tereddut etmek gibi seyleri aklimiza getirmiyoruz.
Burda arabalarin olum sacan, freni olmayan makineler olduklarini dusunmuyoruz.
Belki sokakta yururken sarhos bir ispanyoldan veya gocmen bir amcadan laf
yeme oranimiz yuksek.
Belki takip edilip yankesici tarafindan cuzdanimizin veya bakmadigimiz bi
anda cantamizin calinmasi da cok olasi.
Ama en azindan karsidan karsiya gecerken, en basit ara sokakta dahi,
arabalar tarafindan canimiza kast edilmiyor. Her bir araba her bir insan icin
bombos yolda oyle mal gibi durup bekliyor, kizlar, turist gruplar, yuruyemeyen yasli
teyzeler salina salina gecerken hem de hic KORNAYA TECAVUZ ETMEDEN.
Vallahi su koskoca sehirde en guvende oldugumuzu dusundugum alanlar yaya
gecitleri ve yollari aq.
Ve her allahin gunu okula giderken gectigim her sokakta, uzerinden sagima
soluma bakmadan yurudugum her yaya yolunda bunu dusunuyorum. Kendimi ne kadar
guvende ve guclu hissettigimi dusunuyorum. Bir sehirde aracsiz, sadece basit bir
yaya olarak ne kadar saygi gordugumu ve ciddiye alindigimi dusundukce mutlu
oluyorum, ve yasadigim bu ecnebi sehri, bokuna, sidik kokusuna, terbiyesiz
gocmenlerine ragmen ne cok sevdigimi yeniden farkediyorum…
Sizlere veda ederken, senelerdir cesitli zaman araliklarinda her gorusumde buyulendigim, yukarida yazdigim seylerle tamamen tezat olusturan bir Barselona caddesi karesini paylasmak istiyorum:
No comments:
Post a Comment