A’dam gezimden hemen once gecirdigim bu
birkac gun her acidan cesitli duygular, yorgunluk ve rahatsizliklarla dolu
birkac gun oldu. Yogun bir haftasonu hatta haftabasi, ders, gezme, tozma,
eglence, alkol, dans, heyecan, sinir stres, hangover, hersey adeta 3 ayin
acisini cikarircasina bir Barcelona aksiyon patlamasi yasandi. Hic bu kadar
yoruldugumu hatirlamiyorum.
Hic gelmeyen istek uzerine Cumartesi
gunumden bahsetmeyecegim. Aslinda kendi kendime o gunu kayitlara gecirmeme
ragmen bu ikiyuzlu sanal dunyaya yansitmayacagim. Merak eden de nasilsa yok, o
gun basroldekilerin zihinlerinde kalacak.
Evet Pazar gunu gayet boktan bir halde, bas
agrisi mide bulantisi dizileriyle, yemek yiyemeden, yataktan kalkamadan
gecirdikten sonra, bir sekilde yeniden ders calismaya adadim kendimi. Arkadasim
sabahtan itibaren kus kus helak ol, sonra kalk git kutuphaneye, citir citir cocuklarin
arasinda kasin gozun yer degistirmis, bakislarin donuklasmis sekilde ders
calismaya calis. Olacak is degildi valla. Nasil oldurdum ben de bilmiyorum.
Iman gucu, nelere kadirsin.
Antisistema
haftasonusunun bir baska uzantisi olarak, ders calismaya ara vermek zorunda
kalip, internetten kazandigim promosyonla, sevgili katalan arkadasimi da koluma
taktim ve tiyatroya gittim.
Evet,
ilk gercek ispanyolca tiyatro deneyimim, cok da basarili sayilmaz. Zaten su ana kadar “ilkler ozeldir” cumlesini elime gecen
her firsatta curuttum. “ozel” kelimesi eger “daima hatirlanacak olan” anlamina
geliyorsa, evet, eminim cogu insan “ilk”lerini unutmuyordur o veya bu sekilde.
Velhasil, muhtemelen %60ini anlamadigim
oyun Mein Kapital isimli, sistem karsiti, boyle kapitalizmi cesitli yonleriyle,
degisik parodilerle elestiren anlamli bir oyundu aslinda. Da biz pek
anlayamadik. Cikista da zaten boyle bir mallamisiz, uykumuz gelmis, muhtemelen
damarlarimizdaki asil kanin yerinde hala alkol akmakta, ders calismaktan da
gozlerimiz belermis, uzerine boyle agir ve felsefik oyunu bunye kabul etmedi
tabii. Butun gun bos tutmak zorunda kaldigimiz midemize falafeller bir guzel oturmus.
Benim arkadas eve gidip uyuyalim dedi, siddetle karsi ciktim hic acimadan,
gozlerinin capaklarina bakmadan. Bre hatun, bitirmemiz gereken heyhula gibi
odevler var, saat daha gece 9, ne evi, ne uyumasi. Multeci kampi mahallemizin
en luks café/barina surukledim kizi ben o calisma azmiyle. Nitekim oturduk,
free wifi ile karsilikli acip laptoplari, caymizi da soyleyip, ders calistik.
Arkaplanda cok guzel (allah rahmet eylesin RIP) Amy Winehouse stayla
muziklerle, bize servis yapan yakisikli deliguanli ile bizim motivasyon tavan
yapti zaten. Bari biz kapadik, ama yine de odevleri bitiremedik.
O diil de, bu esnada yaptigimiz onceki gece
dedikodulari ve ertesi gune olan “double date”imiz Barraval’daki “pijo”
ambiansimiza daha bir nese katti.
Evimize dondugumuzde mutlu mesut ve bol
heyecanli uyuduk.
bu satirlari yazarken gozlerimin arada
sirada kapanmasina engel olamiyorum. salak olmaya devam ettigim icin, 5 teki
otobuse hic uyumadan binip, A'dam a da muhtemelen yine uykusuz varicam. kendimi
Coffee Shoplarda teselli etme planlari yapiyorum...
PS: fotograf tarafimdan cekilmis olup,
turkce "krizde degilim, Kristo (Jesus)'dayim, Incil okuyun" anlamina
geliyor, ciktigimiz tiyatro oyunundan sonra bu minibusu gormek daha da anlam
kazandirdi hayatlarimiza.
No comments:
Post a Comment