Monday, January 9, 2012

Beklenen andan sonraki an


Evveeet. Beklenen andan sonraki an: bir kilidi kirmak (literally)
Bazilarinin hayati komedi filmi gibidir hani, turlu terslikler komiklikler gelir baslarina ama hep kahkahalarla atlatirlar ve mutlu son.

Ya da romantik komedi olabilir. Romantik tanismalar, romantik anlar, komediyle karisik sevismeler opusup koklasmalar. Bir sorun cikar ama tatliya baglanir yine mutlu son.
Benim hayatim ne romantik komedi ne de safi komedi. Dram da degil cok sukur. En azindan full time drama yasanmiyor Cemile’ninki gibi.

Benimki film olsa, Nuri Bilge Ceylan filmi gibi olurdu heralde. Boyle duragan, sikici...  saatlerce bir aksiyon goremezsiniz. Esas oglan oturur bir yerde, disariyi izler. Sonra bir peysaj cikar, manzara yani. 3 dakika da onu izlersiniz. Sonra esas oglan kalkar yerinden gider bir kitap alir raftan, ya da disari cikar yurur. Insanin yalnizliginin uzerine vurgu yapilmis oldugunu anlamamiz beklenir. Iste oyle, beklersiniz beklersiniz bir aksiyon olacak etraf senlenecek diye, ama o aksiyon hic olmaz. Benim hayatim da oyle masallah. Bunu Barcelona’da yasarken soyluyor olmam da hayatimin ne dram ne komedi, dramatik komedi janr ina girebileceginin kaniti.
Ama artik ben de romantik komedi filmleri cekicem. Supermarkette yururken onumdeki alisveris arabasina bilerek carpip “ahhh cok ozur dilerimmm, bugunlerde pek bi “despistada”yim” ayaklari cekicem. Ya da sokakta yururken “pardon ben buralarin yabancisiyim da, Rambla ne tarafta kaliyor? Gaudiler nerde?” diyip issiz gucsuz (belki de turist) insanlarin direktifleriyle, ki cogu da yanlis olacak cunku ispanyollar turkler gibi, bilmeseler de biliyomus gibi davranirlar, yolumu bulmaya calisiyormus gibi yaparak belki de bir café/té daveti kapicam heriften, bu durumda herif dememiz de dogru olmaz, beyaz atli ama issiz prensimden, diyim jeje. Dans kursuna yazilip ayaklarina surekli israrla bastigim yakisikli partnerimle sene sonunda dunya evine girme hayalleri de kurabilirim. Iliskimiz sirasinda pesinden diger kursiyerler kossa da ben hepsinin ayak parmaklarini birer birer ezerek yuruyemeyecek kivama getirir, ekarte ederim. Evet bir obstacle da romantik ve sayko sekilde asilmis oluyor boylece. Icim ferah, gonlum rahat.

Baska neler yapsam. Parc Guell e cikip kimsenin gezmedigi yerlerde oturup kitap okuyayim. Arada ufku suzerim derin dusuncelere dalarak, cok mysterious kiz imaji cizerim. Bir yagiz delikanli gorur yanima gelir, “aa bu kitap benim favorim” der ve fake asimiz baslar. Tabii benim saatlerce sikintidan oturup bir allahin kuluna rastlamamam ihtimali de baya likely. Bogazici turkcesini ozlemis miyim ne. Guell le alakali herhangi bir alanda, Barcelona’nin herhangi bir alaninda (Raval’in ic dar minik sokaklari haric) kimsenin olmamasi, 1 turistin bile gecmemesi mumkun degil aslinda. Sansim yaver gidebilir. Sahilde de uzun romantik yuruyusler yapabilirim. Belki filmlerde ki gibi “long walks on the beach” seven birilerine carparim. Yavas yururken birine carpmak asiri derecede sipastik bir hareket olsa da, kim bilir, yiyen yer hehehehe.
Komplo teorilerim devam edecek... (aklima geldikce)

Ben bugunku yazimda siz sevgili biricik okurlarim, sizlere baska seylerden bahsetmeyi hedeflemistim oysaki.... Kismet degilmis...

No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar