Evveeet. Beklenen andan
sonraki an: bir kilidi kirmak (literally) Bazilarinin hayati komedi
filmi gibidir hani, turlu terslikler komiklikler gelir baslarina ama hep
kahkahalarla atlatirlar ve mutlu son. Ya da romantik komedi
olabilir. Romantik tanismalar, romantik anlar, komediyle karisik sevismeler
opusup koklasmalar. Bir sorun cikar ama tatliya baglanir yine mutlu son. Benim hayatim ne romantik
komedi ne de safi komedi. Dram da degil cok sukur. En azindan full time drama
yasanmiyor Cemile’ninki gibi. Benimki film olsa, Nuri Bilge
Ceylan filmi gibi olurdu heralde. Boyle duragan, sikici... saatlerce bir aksiyon goremezsiniz. Esas oglan
oturur bir yerde, disariyi izler. Sonra bir peysaj cikar, manzara yani. 3 dakika
da onu izlersiniz. Sonra esas oglan kalkar yerinden gider bir kitap alir
raftan, ya da disari cikar yurur. Insanin yalnizliginin uzerine vurgu yapilmis
oldugunu anlamamiz beklenir. Iste oyle, beklersiniz beklersiniz bir aksiyon
olacak etraf senlenecek diye, ama o aksiyon hic olmaz. Benim hayatim da oyle
masallah. Bunu Barcelona’da yasarken soyluyor olmam da hayatimin ne dram ne
komedi, dramatik komedi janr ina girebileceginin kaniti. Ama artik ben de romantik
komedi filmleri cekicem. Supermarkette yururken onumdeki alisveris arabasina
bilerek carpip “ahhh cok ozur dilerimmm, bugunlerde pek bi “despistada”yim”
ayaklari cekicem. Ya da sokakta yururken “pardon ben buralarin yabancisiyim da,
Rambla ne tarafta kaliyor? Gaudiler nerde?” diyip issiz gucsuz (belki de
turist) insanlarin direktifleriyle, ki cogu da yanlis olacak cunku ispanyollar
turkler gibi, bilmeseler de biliyomus gibi davranirlar, yolumu bulmaya
calisiyormus gibi yaparak belki de bir café/té daveti kapicam heriften, bu
durumda herif dememiz de dogru olmaz, beyaz atli ama issiz prensimden, diyim
jeje. Dans kursuna yazilip ayaklarina surekli israrla bastigim yakisikli
partnerimle sene sonunda dunya evine girme hayalleri de kurabilirim. Iliskimiz sirasinda
pesinden diger kursiyerler kossa da ben hepsinin ayak parmaklarini birer birer
ezerek yuruyemeyecek kivama getirir, ekarte ederim. Evet bir obstacle da
romantik ve sayko sekilde asilmis oluyor boylece. Icim ferah, gonlum rahat. Baska neler yapsam. Parc Guell
e cikip kimsenin gezmedigi yerlerde oturup kitap okuyayim. Arada ufku suzerim
derin dusuncelere dalarak, cok mysterious kiz imaji cizerim. Bir yagiz
delikanli gorur yanima gelir, “aa bu kitap benim favorim” der ve fake asimiz baslar.
Tabii benim saatlerce sikintidan oturup bir allahin kuluna rastlamamam ihtimali
de baya likely. Bogazici turkcesini ozlemis miyim ne. Guell le alakali herhangi
bir alanda, Barcelona’nin herhangi bir alaninda (Raval’in ic dar minik
sokaklari haric) kimsenin olmamasi, 1 turistin bile gecmemesi mumkun degil
aslinda. Sansim yaver gidebilir. Sahilde de uzun romantik yuruyusler
yapabilirim. Belki filmlerde ki gibi “long walks on the beach” seven birilerine
carparim. Yavas yururken birine carpmak asiri derecede sipastik bir hareket
olsa da, kim bilir, yiyen yer hehehehe. Komplo teorilerim devam
edecek... (aklima geldikce) Ben bugunku yazimda siz
sevgili biricik okurlarim, sizlere baska seylerden bahsetmeyi hedeflemistim
oysaki.... Kismet degilmis...
No comments:
Post a Comment