Thursday, August 30, 2012

disko disko partizani - part 2

Bir gece..... yine Oren'deyiz... dedik bu gece hangi mekana aksak, nereye takilsak... dusun tasin, hadi dedik, diskoya gidelim, kopalim. madem ladies night'mis, nerde beles, oraya yerles. 

buranin 2 caddesi var, bi carsinin sokagi, bi de barlarin sokagi. 5 dakikada 3 kere turlanabilecek kadar kompakt mubarek. ayy bir de nargileciler, cay bahcelerinin oldugu sokak var, o biraz daha asagi dogru gidiyor, nasil da unuttum. oysaki zaman zaman, gerek nargile icerek, gerek cay esliginde iskambil kagadi oynayarak ailece, sikca tesrif ettigimiz yerler..... ailecek diyorum, cunku anasiz babasiz, hepberaber el ele tutusmadan disari cikamiyoruz. -amamak degil, cikmiyoruz. bildigin kendi irademizle, hur irademizi baltaliyoruz. 

iste, 1 ay gectikten sonra, ne hikmetse, bir boslugumuza denk gelmis olsa gerek, kendimizi anamizdan babamizdan ayri, Oren sokaklarinda barlarin onunu 5 kere turlarken buluverdik....

anam, meger keramet varmis basiboslukta... bol kesis aldik Oren civanlarindan, her barin onunde iceri girme masaya oturma teklifleri mi dersin, dondurma teklifleri mi dersin, meger bizim bahtsizligimiz, arkadassizligimiz, hatta en onemlisi flortsuzlugumuz, almanci aile modunda dolasmamizdanmis.... buyuk aydinlanma yasadik. 

iste o esnada karar verdik, Oren gecelerinin en sasaali, en aktif, en soyle boyle diskosuna gitmeye... saat 12. kapida bekleyen 5 deliguanli gorunumlu amcayi asarak iceri girdik. girer girmez, suratiniza deniz manzarasi ve mehtap, edremit korfezi carpip alabora ediyor bunyeyi ilk hamle olarak. los ortam. isiklar, lazerler firil firil, dj kendinden gecmis, zaten 19 yasinda olup sakalini kesince 15 gosteren ergenlerden. ama gel gor ki, masalar bombos. dans pisti desen aglamakli. duptisduptis dumciki dumciki muzikle dj eller havada yaparken, biz de, yani ben de, kosa kosa o guzel manzaranin demir korkuluklarina yapistim, hicbir garsonun bizi farketmeyip icecek ne alacagimizi sormamasini umarak.....

iste o manzara. via my dandik phone.

sahile bakan masalarda uc bes arkadas grubu vardi oturan. ama biz en cool lariydik, cunku oturmadik. ayakta mehtaba dalip garsonun bizi farketmemesini umduk, omuzlarimizi dumtis ritminde sallayarak. ama kacinilmaz an geldi catti tabii ki, bir garson kosa kosa, "ay siz ne zaman geldiniz, hic gormedim sizi" diyerek yanimiza geldi. kisa bir sureligine de olsa, amacimiza ulasmis olmanin verdigi gururla, yanimdaki bir bira istedi. kucugunden. ben de her zamankinden istedim; hic. cimriligimden degil, az evvel gecmis ramazana saygi ve sevgimden. 

nitekim, kucuk bira tuzluydu. got kadar biraya isvec stsndardinda para bayilindi. ben hic bayilmadim walla. butun gece de yemeden icmeden oturdum. hem beynimi zikecem, hem bs pistli diskoda oturacam, hem de icmeyi sevmedigim ickilere domalacam, yok yeaaa!! 

velhasil... zamanin nasil gectigini anlayamadik (yalan.) bir sure ayakta takilip cool olduktan sonra, nasilsa biraya bayildik diyerek ben kicimi bar taburesi yuksekligindeki sandalyeye koydum, ve tum gece kaldirmadim. yanimdaki ise sandalyeye nadiren koydugu kicini sallamayi hic kesmedi. cok enerjigim, nasil aticam bu enerjiyi icimden diyerek, bulundugumuz sure zarfinda yeni gelen gruplara ideal misafir ornegi teskil ederek, etrafi, az da olsa, canlandirdi. (kopirayt problemlerinden foto koyamiyorum)

aslinda bizim milletimiz oynaktir, kici basi o meshur kapi gicirtilarinda oynar hep. kizi da erkegi de. hatta erkegi bazen daha bir oynar, hic yerinde durmaz, kolbasti mi istersin, halay mi, en cok da ciftetelli ile cosar da cosar. ama sorsan, kiz kismisi iki gerdan kirdi mi kuyruk sallamis, asifte muamelesi gorur, dugun derneklerde.

konudan uzaklasmadan, bu yaziyi da cabuk cabuk bitirmek istiyorum. gunlerdir surundu zaar.

biz bulundugumuz surece, cesitli insan profillerine, yeni yeni dans stillerine, flortlere hatta kesismelere sahit olduk. ben sahsen omuz tingildetmek disinda dans etmemis olsam da, izlediklerimden pek sikilmadim. bazen yeri geldi, yeter duptis trash turkish pop diye serzenislerde bulundum, yalan demiim, amma ve lakin, guzide sahil kentimiz Oren'den cok tarz muhtesem bir dj performans ve muzik yelpazesi beklemek de biraz sacma olurdu. kaldi ki, bircok barcelona diskosunda da cok muhtesem muzikler esliginde eglenmiyor ecnebi ve yerli gencler. misal, bir serdar ortac calsalar, tum o genclik turkiye sahillerine akacak ama... iste, kadir kiymet bilmiyoruz hic...  :)

bir parantez acarak, gectigimiz sene tecrube ettigim bir barcelona anisini paylasayim: belki daha once yazmisimdir, tesadufen evimin yakinlarinda sabaha karsi gittigim bir isgal evindeki partide dj "guleyrim halina katula katula" isimli parcayi calarak beni benden almistir....

gece 12 de gidip 2 bucukta donduk eve. hatta ne hikmetse, daha erken ayrilmak isterken diskodan, orada calisan genc deliguanli gitmememiz icin bize icki ikraminda bulunmak istedi. muzikleri mi begenmediniz? soyleyelim djler ne isterseniz calsinlar. dedi. aman tanrim! bu cumleler hic kulagimiza bu denli guzel calinmamisti, cok uzun zamandir. 1- bir erkekten icki ikrami, 2-ne isterseniz calsinlar, seklinde memnun etme girisimi... insan gercekten bir hos oluyor, ilgi alaka gorunce :D  ne de olsa almanci aile kizlariyiz,

sonuc: dj istedigimiz hicbirseyi koymadi, genc deliguanli calisan bir bira bile getirmedi.

ders 1: turklerin yavsakligi bile yalanmis dostum,
ders 2: misafirperverlikmis, peeeh, hani nerde anasini satayim
ders 3: eline iki cd alan, kulagina kulaklik takan yeni yetme ergenlerin bile gotleri kalkiveriyor zirt diye, bir afra bir tafra...
ders 4: ayrica kivanc tatlitug'un yandan yemisi, hatta onden ve arkadan da yemisi goruntusu verip, azcik eli yuzu duzgun veletler de havalarindan gecilmiyor. hos, dans etmeye basladigin an bittin olm sen gozumuzde.
ders 5: danimarka''ya gidecegim. sarisin ve mavi gozlu erkeklere doyacagim omrumun bir kesiminde.

yazinin her bir kelimesinden yeni yazi konulari cikarabilirim:

turk erkeginin iki biseps iki triseps sekillendirdigi an kendini bir biscolata erkegi sanmasi (bkz hemen yanda)

bu fotodan yola cikarak, yemek yapan erkegin ne denli seksi olmasi gercegi,

dans pistinde bile erkeklerin kiz arkadaslarini rahat birakmamasi,

hatta erkeklerin dans edersen aslinda kizlardan daha kivrak ve oynak gorunebilmesi ile homofobik yapilarinin nasil da celismesi...

kiz kisminin bitmek bilmeyen hayat mucadelesi.

diskoya ailecek gidenler... ve de diskoya bir arkadasiyla gitmek, kisa sure sonra sevgilinin gelmesiyle third wheel yasam bicimine dahil olmak...

daha guzel ifade edilebilecek baska konular da cikar esasen ama, tum yaziyi bastan sona okumaya usendigimden, aklima gelenler sadece bunlar... bir de, OSS'de turkce de 1 yanlis cikaran bendenizin kurdugu icler acisi cumleleri.... nallahim.



yeter artik, bitsin bu cile, ay pardon, bu yazi..............



PS: hayir, bi de soz verdim, ingilizceye de ceviricem bu yazdiklarimi...... hay !"·$%&


SORRY, I MAY NOT TRANSLATE THESE RIGHT AWAY, i got really bored finishing this post :P

PS2: our last hours in Oren...... so sad...






No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar