Wednesday, March 21, 2012

ruyalarimdaki sevgili

literally ruyalarimda sevgilim var. ruyalarimin sevgilisi, hem gercek hem mecazi anlamda. 
bu sabah ruyami gorurken farkettim, ya da oyle bir his dogdu icime, sanki ruyamdaki sevgiliyi surekli ruyalarimda goruyormusum gibi. boyle adeta ruyalarimda bulusuyoruz. 


ruyalarimdaki sevgilinin yuzunu goremedim. ama yapi olarak perfect match, hayallerimdeki sevgili adeta. 
cok eglenceli, cok anlayisli, duygusal, romantik, kesinlikle sevgi dolu. inanilmaz anlasiyoruz, egleniyoruz, cok sevisiyoruz. hem sevdigim erkek hem de en yakin arkadasim. ailemize de girip cikan birisi, kendisi cekinse de biraz babamin yaninda opmekten cekinmedigim biri. herkes iliskimizi biliyor, onayliyor. hatta cinsel hayatimizi bile. o derece. 


bu ruyalarimdaki cocugun acaba office'teki jim ile bir ilgisi var mi? bilmiyorum, son zamanlarda vaktimi gercek "sevgili"mle degil jim'le gecirdigim icin muhtemelen karakter olarak onu boyfriend model olarak almis olabilirim.... makes sense.


sonucta ruyalarimdaki sevgilimle o kadar mutluyum ki, uyanasim gelmiyor...



Tuesday, March 13, 2012

iflah olmamak ya da olamamak

Yine yumurtanin kapiya dayandigi bir odev arifesi ve yine yazilmayi bekleyen satirlar... 


Yas yeni ermis kemale, aci ama gercek: safak 4, ben hala dinazorlu pijamalarimla yatagimda oturmus tirnak yiyerek Hollanda'da bisiklet turu rehberligi icin is basvurusu yapmaya calisiyor, Danimarka'da cilek toplama kampi arastiriyorum...


Acaba o gun buraya da ugrayacak mi? 

Sunday, March 11, 2012

is guc

para kazaniyorum. uc bes kurus birsey. olsun cep harcligi. ingilizce ders veriyorum. the one and only ogrencim de 50-55 yaslarinda, cocuk hapishanesi muduru. hizli ogreniyor, eglenceli, surekli ogrenmek de istiyor. hos. kesesine bereket, eli acik masallah. gayet memnunum. her bulusmamizda farkli bir mekana goturuyor beni. sagolsun, icecegimi de oduyor. hatta soforunu evime kadar yollattip evden ofise ofisten eve hizmet sagladi bir sefer. kendimi birazcik sugardaddy bulmus gibi hissediyorum bazi bazi :)


haftada 3 gun 1,5-2 saat gorusuyoruz, sevgilimi o kadar bile goremiyorum, ironik. hos zaten "sevgili" yakistirmasi da kendi capinda ayri bi celiskili, de neyse. 


odevlerime ragmen, sikici sikici derslere ragmen, beni fena halde ihmal eden genc sevgilime ragmen, bir yil daha yaslanmis olmanin hakli stresine ragmen, herseye ragmen, cuma gununden beridir boyle keyfim yerinde, mutluyum. 


para kazanmanin hissettirdigi bir canlilik, bir nes'e mevcut damarlarimdaki asil kanda. nazar degmesin diye asiri sevinmiyorum. umit ediyorum ki ogrencimle aramiz bozulmaz ya da herhangi sacma sapan bir durumdan dolayi yollarimiz ayrilmaz... 


evet. para kazanmak, ozellikle de euro cinsinden olan o normal sartlarda degersiz kagit parcalarini elde tutmak insana cok acayip duygular hissettiriyormus. demek ki neymis, bu degersiz ya da asiri deger verilen kagit parcasina bagimli olmak da, kulu kolesi falan olmak da o kadar basit olabiliyormus... 


sahsen kazandigim paranin tek kurusunu harcamadim. orijinal sekliyle biriktirecegim. umarim yakin zamanda bir baska soyguna daha ugramayiz, hos bus sefer esegimi saglam kaziga baglayip parami cok gizli bir yerlere sakladim, bulamazlar. hatta ben bile unutup bulamayabiilirim.


bu arada AMARGI Feminist Dergi'de birkac haber yazim basiliyor haftaya basilacak olan yeni sayisinda, ey sevgili okur kitlem (!!!). herhangi bir maddi kazancim olmasa da, dergide adimin cikmasi bile cok onemli ve beni sevinidiren bir durum :))) gazete bayinizden isteyiniz demek isterdim ama, nerelerde satiliyor hic bir fikrim yok.


kisacasi keyfim yerinde... 


ah bir de su genc manitaya bir rebound bulsam.............. 





Saturday, March 3, 2012

no title

bazen sanki boyle hic kimsem yokmus gibi...

Friday, March 2, 2012

insan insana benzer

bu adamin bir suru guzel fotografi varken dunyada su aptal bereli fotografla taninip anilmasi hic hos degil. kendisine, yaptiklarina, fikirlerine saygisizlik etmek istemem ama, boyle guzel hos hatta yakisikli bi adamin, (zaten isyankar tehlikeli badboy modu yeterince cekici) cok cirkin fotograflarinin basilmasi buyuk haksizlik. 


okul duvarinda gordugum afisi cort diye yirtip eve getirmeseydim, hic aklima gelip de googledan baska fotolarina bakmicaktim. 


bu zamana dek cirkin belledigim bu adam megersem ne kadar yakisikliymis, sastim kaldim. 


bi su fotoya bakin:                                                              bir de buna: 

























ne alaka... 


bad advertisement diyorum.


kime benziyo, kime benziyo derken, buldum:





Thursday, March 1, 2012

biraz saygi, hepsi bu.

su hayatta en cok nefret ettigim birkac davranis bicimi var. biri verilen sozlerin tutulmamasi. hatta daha da kotusu, verilmis sozun tutulmamasinin hicbir aciklamasinin yapilmamasi, halk arasinda: Satisa gelmek. 

satis matis, oyle : "oo dostum cok pis sattin bizi yaaeu" gibi bir satis degil. gercek ve ciddi, bir sozun verilip hicbir sekilde yerine getirilmemesi, hadi olur boyle seyler acil birsey cikar, ama ararsin, soylersin, bir sebebi nedeni vardir haber edersin ki kisi beklemesin yok yere.

ozellikle ispanyollarin cok muhtesem karakter ozelligidir, genelleme yapmak zorundayim uzgunum. "oo dostum, evet mutlaka goruselim" der, gorusmez. "yarin aricam ben seni" der, aramaz. "haftaya bilmem nereye gidelim, haber edicem sana" der, etmez. haftalar sonra yeniden karsilastiginda ayni seyler tekrarlanir durur. insanlar hep konusur burda. hep birseyler soyler. sunu yapalim, bunu edelim, suraya gidelim, konusalim arasalim cikalim vs vs. ama is eyleme, soyleneni gerceklestirmeye gelince tiss. hersey lafta kalir.

varsin kalsin. naapalim burasi boyle. senelerdir alistim ben de buranin kurallarina gore oynuyorum. kimseden birsey beklemiyorum. "aricam ben seni" derlerse, "hii tabi evet" diyip geciyorum. low expectation rulaz. 

ama eger yakin oldugun birisi, "tamam aksam saat bilmem kacta bulusuyoruz" derse "hii evet tabii tabii" demezsin. kimse demez. biri sana randevu veriyorsa onun oraya gelmesi beklenir. universal code bu, randevu veriyosun ya, daha otesi olabilir mi? 

olabilirmis. randevu yerinin disarda bir kafe, sokagin kosesi, okul veya ev olmasi farkeder mi? birisi seni ha disarda beklemis, ha evde... oylece ekmenin hicbir aciklamasi olamaz. pardon, tabii ki aciklamasi olur, yani gelemiyosan "ya kusura bakma isim uzadi, gelemicem ben" de. "iyi peki" diyelim, beklemeyelim. ses yok seda yok, 1 saat gecer 2 saat gecer, ararsin cevap vermez, bir mesaj atmaya tenezzul etmez... 

bu nedir yani. insanin karsisindakine saygisi olur, sen kimsin ki haber vermeden kendi kendine program iptal edip ya da gec kalip bir haber etmezsin, gunler sonra cikip, "ay ozur dilerim gelemedim" dersin. sen kimsin? gelememenden cok, gelemeyecegini haber etmen bu kadar mi zor? hele de bunu adet edinip kac kere ust uste yapiyorsan... saygisiz.

iste bu durumun hic bir aciklamasi yok, "insaniyetten mahrum" olmanin disinda...

o kadar sinirliyim ki, midem bulaniyo.


Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar