Thursday, November 10, 2011

herseyin basi azim azizim


Evde, sokakta, barda, metroda, tuvalette, sinifta yapilan her 3 muhabbetten 1 i erkek muhabbeti. Evde kizlarla yasadigimdan, sinifta da feminizm icerikli bolumumuzde sadece kizlar bulundugundan ve bu yasam alanlarindaki kizlarin bir cogunlugunun da sadece kizlarla takilmanin verdigi ostrojen yogunlugundan dolayi iyice abazanlasmasindan, tum muhabbetler eninde sonunda donup dolasip erkeklere geliyor. Ozellikle evde bir yerden sonra kendimi kesmek veya Giant Penis’ten asagi atmak (olurken bile bir ironi yakalayabilme umuduyla) suretiyle konudan ve erkek lafindan kurtulmak istedigim anlar olmuyor degil.
Yasam alanlarimizin sadece kizlarla dolu olmasinin disinda, bu kizlarin hepsinin de bizim gibi egitim gocmeni olmasi, hicbirimizin isini kolaylastirmiyor. 

Hayir dostum hayir. Hepimiz yabanciyiz ve bir “er” kisiye duydugumuz ihtiyaci “arkadas arkadasin pezevengidir” cumlesinde belirtildigi sekilde gideremiyoruz maalesef. Sadece er degil, ama farkli cevre, yeni insanlar, kaliteli sohbetler, seviyeli iliskiler amaciyla cesitli yol ve yontemler denemek her birimizin icinden gunde 10-15 kez gecmekte. Buraya geldigimizden beridir hayatlarimiz “okul-ev-ucbes bar”dan oteye gecemedi ne yazik ki, lakin en azindan bu konularda kesinlikle yalniz olmadigimi biliyorum. 

Evet  dostum evet. Gunlerimiz her gordugumuz insana, ozellikle sevgili yurttas Katalanlara “Yeni insanlarla tanismaliyiz, bizi araniza alin, kucaklayin, sevin” diye bas bas bagiran puppy gozleriyle bakiyoruz. Bulabildigimiz tum parti/toplanti/aktivite ilanlarini evimize topluyor, itina ile takvim cizelgesi olusturuyor, her birine yine ozene bezene suslenerek gidiyor, her seferinde oldugu gibi ellerimiz bombos evimize donuyoruz. 

En son sacmasalak bir Erasmus partisi ilani facebook (hani benim halen kapali tuttugum “red social”) uzerinden ev arkadasima ulasti. Neymis, “4 ayligina turist gezeyim, elbet alkolizm esigindeki hayat staylasindan bana da bir parca duser de bu esnada kendi ligimdeki diger genc kizlarla nonstop sikis sokus yasarim” diye alenen bagiran 20 yaslarindaki Avrupa ogrencilerinin amaclarina daha da yaklasmalari icin birbirleriyle tanistirmak amaciyla duzenlenen Kiss Kiss Party’de yeni insanlarla tanisacakmisiz. Acikcasi bu Erasmus zihniyeti ve tanimadigin insanlari operek bedava shot kazanma oyunlari benim bunyemde pek de hos etkiler yaratan unsurlar degil. Zaten barlarda ve partilerde kayda deger insanla tanisilamayacagini seneler evvel baska Ispanya maceralarim suresince bolca tecrube etmistim. Gel gor ki, elde avucta hicbirsey olmayinca, 2 aylik ostrojen birikintileri de artik vucutta kasintilar yaratmaya baslayinca mecbur, “he” diyiveriyorsun bu ahlaksiz parti tekliflerine. 

Aslinda boyle sikindirik partilerden bile eli (ve hatta dudagi) bombos cikabilme kabiliyetini kendimde sasirtici bir sekilde gozlemlemis oldugum icin, benim pek de umidim yok. Yani saatlerini harca, giyin, suslen, puslen, motivasyonu yuksek tutup yollara koyul; hic okudugumuz bolume yarasir seyler degil. Sonunda bir “victory” olacagindan emin olsan bir derece katlanilir birsey. Ama o da yok. 

Yine bu legit-fuhus sayilabilecek, genc azgin ecnebi ogrencilerin kaynastirildigi bir partide 3 kiz 1 erkekten olusan cekirdek nufusumuzla birbirleriyle konusan, kesisen, dans eden ogrenciler arasinda kendi yolumuzu bulmaya calisiyorduk. Bir baska kaynastirma oyunu olan carkifelek misali bir zimbirtidan payimiza dusen “bilmemne renkli bir cocugu op” direktifini uygulamak icin tum salonu boydan boya 3er kere gecip uygun adaylara “pardon bilmemne renkli birini opmem gerekiyor, seni opebilir miyim” seklindeki sorumuza, tum seksapelimize, rimelli allikli yuzlerimize, sempatik sirin 32dis gulumseyen ifadelerimize ragmen kacamak cevaplar almis, 1 allahin kulunu 1 saniyenin 10da1i kadar bir sureligine bile opememis olmamiz durumun vehametini daha iyi kavrayabilmek acisindan faydali bir ornek bence. Verilen direktifleri yerine getiremeyip beles shot kazanamamis oldugumuza mi, yoksa aleni opusme tekliflerimizin boyle bir ortamda bile geri cevrilmis olmasina mi yanayim. Ben hepsine yanayim bence.

Bir daha boyle ezik ve zavalli bir duruma dusmeme imkan ve ihtimal verecek ortamlarda kesinlikle efendi olacagim. Edebimi adabimi bilip, kirip dizimi oturacagim. 

Iste bu yuzden yine bugun bir baska Katalan arkadasa ne kadar yalniz oldugumuzu (kesinlikle bu kelimelerle degil tabii ki), yeni insanlarla tanismak ve cevre edinmek icin ogrenci aktivite gruplari aradigimizi soyledim, puppy bakislarim ve sesimle. Etkili olup olmadigindan emin degilim, ama en azindan eve dondugumde bu konunun uzerine ozellikle egilip sevgili Katalan Nasyonalisti universitemizin ispanyolca cevirisi bulunmayan ogrenci birlikleri ve etkinlikleriyle ilgili web sayfalarinda dolastim sefilce ve algilayabildigimce. 

Ama yine ellerim bombos yuregimde bir sizi… 

Universite catisi altinda olusturulmus koro/tiyatro/orkestra gibi birliklerin yas ortalamalari yasli ama cok “student-friendly” profesorler ve monotonluktan bikmis degisiklik arayan okul personelleri ile oldukca yukselmis, fotograflardan gordum. Kaldi ki, bunlarin disinda okulun ogrencileri pek bir yavan, pek bir yaraticiliktan yoksun, tabii eger bagimsizlik icin birlik olan ve surekli kapitalizmi alasagi etmeye calisan (kapitalizm yanlisi olmamakla birlikte komunizmin de biraz fazla optimist/hayal urunu oldugunu dusunuyorum) aktivist politik revolusyoner katalan ogrencilerini saymazsak, nitekim koskoca sehirde en cok onlar aktif. Aksamleyin klup odalarinda toplanti yaparlarken gordugumde, kendimi, daha Katalanca “adim bidibidi, hebele’de oturuyorum” diyemezken, bu hippi aktivist genclerin arasinda dusundum bir sureligine, acaba “yeni insan”larla tanismak adina bu grubun parcasi olup Katalunya’nin bagimsizligini ve Katalanca’nin bir dunya diline donusturulmeye calismasini destekleyebilir miyim diye sordum kendime… Bana komunizmden daha utopik geldi acikcasi… 

Yeni seyler bulmaliydim. Sinava calismak yerine bana daha buyuk faydalar saglayabilecegini dusundugum bu konu uzerine beyinfirtinalari yaptim ve Barselona’nin Halk Egitim Merkezlerini arastirdim. Divane asik gibi yollarda dolanirken ben, kurslarin basvurulari eylulde acilip kapanmis, hatta derslerin ortalarina gelinmis bile bittabii… kendime misyon edindim, evimize yuvamiza yakin olan tum Centre Civic lere email atarak, bir sonraki programlarin basvurularini sordum. Evet, birseyler yapmaya calisma motivasyonum oyle yuksekti ki, sinav minav, hak getirdi. Hatta umarim getirdigi gibi geri goturur de… Artik alacagim kotu notla attigim adimlarin getirileri birbirlerini sifirlar da vicdan azabindan ölmem…

Yazik bize yazik. Catalunya nos ha robado.

4 comments:

Derya said...

Erasmus'tayken hep Portekizli arkadaşlarım olmuştu ve Erasmuslulardan durabildiğimce uzak durmuştum. Hemen hepsi boş insandı çünkü, hayret birşey. Napsak ki sana acaba?

Diğer konuya gelince: Ye Sev Dua Et mi ne o kitapta şöyle birşey yazıyordu: Gemiyle kaçak olarak ülkeye girmeye çalışan ve bu sırada eziyet gören, verilen sözlerin tutulmayıp dolandırılani kötü şartlarda haftalar geçiren bir grup insanı psikolojik tedaviye sokmuşlar. Zorbalık, ölüm ve fiziksel şiddet gören bu insanların anlat bakalım diyince anlattıkları; "Gemide bir adama aşık oldum, birbirimizi sevdik, sonra ayrı gemilere düştük ve o kardeşimle beraber oldu, şimdi gelmiş yine benle olmak istiyor ama ben karar veremiyorum, vs vs." gibi şeylermiş.

Yani, biz aşk için varız be. Filmler, müzikler aşk üzerine. Napalım, erkekler kadınları, kadınlar erkekleri konuşacak. Yapacak birşey yok =)

Humita said...

hahaha, bence ask "overrated" dostum ya. etrafta hayatin her alaninda bu kadar cok gozumuze sokulmasa, biz daha kaliteli, daha aktif, daha bagimsiz bir sekilde devam ederiz hayatimiza... gibi geliyor bana. :)

Onur Diribaş said...

Sanırım 7-8 sene önce sana demiştim manastıra kapat kendini diye. Bu teklifim hala geçerli. :)

defacto said...

Şu yazının en sonunda gayet yüksek sesle müthiş bir "Darth Sidious" kahkahası attım. Tek bir şey söylüyorum:

Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste!

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar