Friday, January 6, 2012

beklenen an

uzun zamandir yazmiyorum yazilacak cok sey olmasina ragmen.icimden gelmedi. evet biliyorum her gun kontrol, muhtemelen her gun hayal kirikligi. tamam, dunyanin sonu degildir eminim yeni bir yazi gormemek.. 


neyse sevgili seyirciler, ruzgar gibi geldi gecti Estambul tatilimiz. bugun cuma olmasina ragmen herkeste bir rehavet, bir isteksizlik, surekli hastalik muhabbetleri, parcali bulutlu hava raporlari ve yapilmamis isler... 


3-4 gundur ayni kisiyle randevulasiyorum. gercekten de ananem dedemi gordugumden daha fazla gordum. muhtemelen son birkac aydir en cok ve en istikrarli bulustugum erkek; discim. 


evet bana cok trajikomik geldi acikcasi, aylardir duzenli bir sekilde gorustugum tek erkek kisinin discim olmasi durumu... maalesef evli ve cocuklu. ama zaten bizimkisi cok seviyeli bir iliski. saygi sevgi cercevesinde birbirimizin hayatlarina cok girmeden, siradan konular uzerinde konustugumuz, genelde benim surekli tukurukler icerisinde kaldigim, onun da bolca oyma ve doldurma isi yaptigi, gercekten de ideal iliski. son aylarimin en duzenli iliskisi hahaha. bence cok komik. 


2 gun sonra barselona'ya donuyorum, kazasiz belasiz olmasini umarak. bir de istanbul'a alelacele gelmeme yol acacak kaza bela ve hastalik durumlarinin olmamasini umarak tabii ki... 


boyle seyler yazmak yerine belli bir konu secip onun uzerine montaigne gibi denemeler yazsam daha mi hos olurdu acaba diye dusunuyorum, geveze mimar kizimizin yaptigi gibi. kolay okunur, degisik bilgi ve dusunceler falan verir insana. sonra yine dusunuyorum, ayol kim okuyor ki bunlari, kime ne fikir vereyim ben, ayrica benden fikir isteyen arar sorar ne istiyorsa, di mi. hic.


arti, konu uzerine yazacak olsam, elimde bolca konu var, yazarim, odev mayetinde verir, sinifimi gecerim. ohooo... 


neyse. evet simdi gelelim son durumlara: 


Istanbul'da neler yaptim: trafige girdim. boklu hava soludum. birkac araba tarafindan ezilme tehlikesi gecirdim. 1 kez gece taksime gittim. 2-3 kez alisvers merkezine gittim. 1 adet sinemaya girdim. rock korosu konseri izledim, koro camiasiyla selamlastim uj bej muhabbet ettim. birkac arkadasimi gordum. teyzemleri ve ananemleri ziyaret ettim. 3 farkli doktor, 3-5 irili ufakli islem gecirdim. aa cok guzel cizme ve ayakkabi aldim kendime. bir kez de kadikoy gecelerine aktim. arkadasimin nisanina gittim. mamçak doktor havs izledim. hande ataizi ile izdivaç, doktorum, bugun ne giysem, yarin ne pisirsem, sosyetikler ne yapiyor gibi bilimum tv programlarina doydum.


cok sey yapmis gibi gozukuyorum wallahi. ben bile "vay anasini" dedim kendime. 


istanbul'da ne yapmadim: vapura binip bogaz havasi almadim. taksimi gunduz gozuyle gormedim, istiklal sokaklarinda salinmadim. sahilde yurumedim, modada cay icmedim, gunbatimini izlemedim. arnavutkoyde bebekte dolasmadim, ortakoyde kumpir yemedim. gorusmek istedigim arkadaslarimi gormedim. evden gunlerce cikmadim. istanbulun ozledigim hicbir aktivitesini gercekletirmedim.


burdan bakildiginda da hicbirsey yapmamisim gibi duruyor. "pu allacezani" dedim kendime.
kim bilir ben burya ne zaman doncem, belki de donmicem. gider gitmez yine ozlicem, her gittigim yerde bi benzerlik aricam. aramama gerek kalmicak hatta direk benzeticem fln... 
ama nedense ozledigim hicbiseyi yapmadim yapmiyorum. bir tembellik ki evlere senlik. 


barna ya donmek istemiyorum.
butun gun yatmak istiyorum. 


bunalimda miyim acaba? 

















1 comment:

Derya said...

Seni böyle evirip çevirip sıkıştırıp etrafına çorap sarıp bir top yapıp yumuşak bir tekmeyle hoop barselonaya gönderesim geldi. barselonaya dönmek istemiyormuş, üşeniyormuş. (Her ne kadar hakikaten anlasam da) top fikri fena değil sanki, işine de gelir, ha?

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar