sonunda
yagmur camur kar kis birazcik defolup gitti, gunes yeniden acti,
evelki gunden yaptigimiz “walking tour” programini
gerceklestirmek uzere Csten tur rehberligi yapan bir elemanla
bulusmaya gittik. Adam cool, sirtinda gitariyla, avustralya aksaniyla
bize butun sehri hikayeleriyle tarihiyle anlatarak gezdirdi. Yuruduk
yuruduk, sonunda yine Singel 404 e oturduk yemek yedik, kalktik
yurumeye devam ettik. Red light in icinden gecerken ona da
lezbiyen-hayatkadini temali sorumdan bahsettim. “sormana gerek yok,
ben sordum zaten” dedi. Iyi bok. Zaten aklima cok orijinal fikirler
gelse, simdiye milyoner olmustum. Gitmis bir gun bir kiza gecerken,
bir hayat kadinina “arkadasima en kadara olur?” diye sormus.
Kadin da ayni fiyat demis. 15 dakkasi 50 euro. Yalniz soyle bir sorun
var, erkegi 15 dakkada en azindan 1 kere bosaltmak mumkun normal
kosullarda, ama kadina 15 dakka yetmez ki, biyolojik ve psikolojik
farkliligin kadina bu kadar pahaliya malolmasi cok haksizca geldi
bana. Haa 15 dakkada kadini tatmin edebilecek kadar iddialiysa,
garantisini verebiliyorsa da helal olsun derim. Bilmiyorum artik.
Neyse
benim bu ise biraz canim sikildi, yine camlardan gecerken kimseyi
begenmedim (gunun ortasinda muhtemelen en guzel olanlar da guzellik
uykularindadirlar). Derken bir baktim, benim dutch ex aramis. Aksam
bulusalim ben gelicem seni gormeye hala A'dam da misin diye mesaj
atmis. Bir sevindim bir sevindim, 2 sene olmus gorusmeyeli, haber
vermistim daha oncesinden, sonunda bana ulasmis olmasi cok hosuma
gitti. Gelmesini beklerken bolbol zamanimiz var, gidelim bira
icilebilen coffeeshop a oturalim dedik. Normalde coffeeshop larda
alkol tuketimi satimi falan yasak. Hatta tutun icmek de yasak. Biraz
contradictory olsa da, adamlarin kurali bu. Aslinda gayet mantikli,
ikisi birlikte etkilesime girdiginde daha agir ve sacma bir etki
yaratabiliyor, malumunuz stupid tourist ler de arap yagi bulunca
gotune surermis modunda, abartip kendilerine zarar veriyorlar. Yani
liberal dusuncenin hakim oldugu sehirde bile otokontrole cok fazla
guvenilmeyip belirli kurallar konmus. Gayet rsaygiyla karsiliyorum.
Ammavelakin, bazi barlar var ki, aslinda coffeeshop degil, ama tutum
vb tuketimi serbest. Iste oyle bir tanesine girdik. Bizim eleman
isletmecisini taniyormus, 2senedir oraya takildigi icin olsa gerek,
sarilistilar opustuler fln derken, elinde cukulatayla cikageldi.
Bizimkiyle karistirip bir harmanlama ve degisik karizmatik bir sarma
yonteminden sonra, agzimiz acip boyle baktik. Adam isi biliyormus
meger. bir nefes cekti derin derin, arkasina yaslandi, koca bir duman bulutu cikti icinden akabinde, adam sefa pezevengi...
Neysecigime,
ben bir ara hatirliyorum, yine yabancilasmisim butun ortama, gelen
insanlarin muhabbetlerini dinliyorum, insanlara bakiyorum ama
hicbirsey duymuyorum ingilizce konusmalarina ragmen anlayamiyorum,
beynim cheddar peyniri olmus, o kadar malim ki agzimdan bir kelime
cikamiyor, etrafima bakiyorum. Bir anlik ilahi gucle kalktik. Ilk
bizim cocklarin goturdgu kafeye gidip kendimize applepie soyledik,
arkadas geldi. Ben cok heycanliyim, istiyorum ki zaman gecsin, o
gelsin. Saat geldi catti, 18.30 amsterdam centraal kapisinda heycanli
bekleyis gozlerim on ariyor, derken beliriyor yakinlarimda, 3-5
kelime trkce hatirlamis, gelmis bana “naber” diyor, ben afal,
beklemiyorum tabi bir anda, zaten elim ayagima dolaniyor, dile kolay
2 kusur sene olmus gormeyeli, garip hissediyorum. Otomatige
baglamisim, “Iyidir senden naber?” bu sefer de o afal.
Sarilisiyoruz, hosgeldin bes gittin, hemencecik isiniyoruz
birbirimize. Uzun zaman olmus, arada bir gecmis var iyi kotu,
mutluyum. Hepbirlikte gidecegimiz yere gidiyoruz, bir squat house ta
aksam yemegi yiyecegiz. Yol boyu muhabbet ediyoruz, canim ya,
gordugume o kadar sevindim ki, topu topu 3 saat falan birlikteydik,
cok ozlemisim, doyamadim.
Neyse
yemek yedigimiz yer cok gzel vegan yemekleri yapmislar, sistem belli,
5 euro ya 3 course yemek. Kendin aliyorsun bitirince de asagida
bulasigini yikiyorsun, boyle guzel bir ortam aslinda. Sonra Leidseplein da bir bara gittik, o orada ayrildi bizden son trene yetisip 2.5 saat uzakliktaki evine gitmek icin, bir de ertesi sabah kiz
arkadasi evine tasiniyormus. Gonul isterdi ki biraz daha muhabbet
edelim, ama iste, cocuk hayatina devam ediyor manitasi var bir duzeni
var, ustelik isler ciddiye binmis, birlikte yasamaya basliyorlar
official olarak da. ne denebilir ki, gerci o da kalmak isterdi ama,
mecburiyetler, sorumluluklar edilerbuduler... Bunca zamana ragmen hala arkadas olmak,
guzel bir duygu. Dutch larla dolu barda biraz vakit gecirdikten sonra
eve donduk zaten. Bir cuma gecesini de o sekilde kapadik.
No comments:
Post a Comment