Sunday, December 25, 2011

me time


Evvel zaman icinde kalbur saman disinda, masallara nasil baslanacagini bile unutacak kadar cocuklugundan uzaklasmis bir cadizila yasarmis uzak diyarlarda. Bu cadizila dogdugu buyudugu topraklardan kacmis gitmis bir muddet once, fakat insan evladi tabi, cadi madi ama onun da duygulari var hissiyatli genc kisi, o guzel verimli muhtesem topraklar gozunde tutermis, gittigi yerlerde yakaladigi kurbanlarina da hep oralari anlatirmis.

Bir gun en sonunda yeminini bozmus, kendisini bekleyen uzuun ve cetrefilli yollardan gecerek en sonunda memleketine varmis. Varmis ama nereye varmis. O ballandira ballandira anlattigi, hep ozleyip gitmeyi bekledigi topraklarin yerlerinde yeller eser bulmus. O gunluk guneslik, nese dolu, mavi bulutlarin sehrin tepesinde dolastigi, cocuklarin ciyaklayarak cildirip kostugu sokaklar simdi sisler icinde, gunesin hic yuzunu gostermedigi, pisli puslu igrenc bir yer olmus.

Amma ve lakin, attigi her adimda 15 dakika bekledigi, insanlarin vicik vicik uzerine uzerine yurudugu, trafikte 5 saatini yarim saatlik yola vermek zorunda kaldigi, alisveris merkezlerinden baska gidecek mekan bulamadigi, her kose basinin uzun uzun gokdelenlerle cevrelendigi, metro insaatinin 15 yildir suregelip bir turlu bitmedigi memleketinde, surekli hastalandiran toksik atikli havasi, foseptikli suyuna ragmen gece olup da o bogazin isiklarini, tarihi yarimadanin parlak minareleri, sarayin kukuletasini, galatanin kulesini gorunce, hele de kiz kulesinin yani basindan gecerken soyle bir bakinca tum o telas, trafik, bok pusur kufrettigi butun hersey kayboluvermis. 
Geriye o guzel eski peri masalivari topraklarinin isil isil boncuk boncuk parlayan silueti kalmis.


tabii ki bu masal burada bitmemis....

1 comment:

Derya said...

6'ya katılmakta, diğerlerinden korkmaktayım :p

tarif etmesi zor şeyler demiş ama gayet de anlatabilmişsin. Asıl ben bir numarama şunu yazacaktım ama meramımı anlatamadığımı fark edip insanların benden kaçma korkusuyla da vazcaydım:
Dİkdörtgen ya da kare gibi dörtgen şeylerin kenarlarını sayıyorum.. Öyle her bir kenarını değil.. Sadece düşey kenarlarını. Normal bir şeyse, kitap gibi, kolay: En dışta birşeyin olmadığı boşluk 1, ilk kenar 2, ortadaki boşluk yani kapak 3, sağdaki kenar 4, en sağdaki dıştaki boşlul 5. Ama TV gibi çok düşey çizgili birşeyse durumumu düşünebiliyor musun? TV kutusunda büyük siyah dörtgenin içinde hoparlör vs için bir de gri dörtgenler oluyor. Sonra ekran da var. Bu da bir sürü çizgi demek.. Tek tek başlıyorum.. en dıştaki boşluk 1.. İlk tv çizgisi 2.. Sonraki siyah boşluk 3.. İlk gri çizgi 4.. Aaaah işte bu yüzden yazamamıştım.

Her TV seyrettiğimde yapmıyorum, şükürler olsun, ama çok da nadir olmuyor yani. Yine de senin peynir şeyin daha delice bence :pp

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar