Tuesday, December 6, 2011

A'dam 2 - Amterdam me ha robado!


Amsterdam me ha robado! Allahim, insan hatalarindan cok fena ogreniyo. Sevgili arkadasim bana ucuz transport kartini verip “aman bunu giriste tiklatacan, sakin tramvaydan inerken de otturmeyi unutma, yoksa ceza parasi aliyo” dedi. Ben de guzel guzel para yukledim. Ama iste agzi acik ayran budalaligi basgosterdi, ertesi gune kartim aci aci ottu. Lanet olsun amsterdam beni soydu yemin ediyorum, karta ekledigim 5 euroyu basit bir hatadan dolayi dudukledigi yetmiyormus gibi bir de single bilet parasi 2.6 euro vermek, nasil koydu anlatamam, hala kuyruk acisi, evlat acisi gibi icimde. O gunden sonra ben bir daha asla unutmadim o salak karti inerken otturmeyi. Aman siz siz olun, sakin ha.

Ikinci gun tabii ki yinedisari ciktik, kis kiyamet yagmur oluk oluk nasil yagiyor, iste dedim yok anacim, barcelonam ne guzel gunluk guneslik hala ceketle dolasiyorum (yalan, aksamleyin kalin anorakimi giymem gerekiyor) ama en azindan kulaklik, eldiven 3 kat hirka giymiyorum. Biz ikinci gunun heyecaniyla, fazla zamanimiz yok, sehri gezelim diye gaz otesi, yagmur demeden, botlarim ilk 5. dakkada butun amsterdamin yagkmur suyunu icine almasina ragmen yuruduk sehri arsinladik aq. Hic bu kadar azimli gezgin taniyor musunuz, tanistiralim, biz.

Dedik artik isinsak bir yerde, gezdik gorduk, sehir yagmurda da pek guzelmis (o da yalan) en yapalim, e hadi madem bir coffee shop a girelim, saat daha 2, ama sanirsiniz 5. o kadar yagmurda dolandiktan sonra gozumuze cool gelen, caminda bob marley nin resmi olan kucuk ama cozy bir café ye girdik. Hemen onumuze bir menu geldi. Turlu turlu malzeme var orda, sundan mi soylesek, bundan mi soylesek, aman bunun gramaji fazla, fiyati daha uygun, dur bi dakka soraliim derken, ben bardaki amcaya hangisi iyidir, nedir en degildir sordum. Adam da artik pakistanli midir, maroklu mudur, nerelidir bilinmez, soramadim da. Muhtesem bir wisdom ornegi sergileyerek, “bakin burda grami yaziyo, fiyati yaziyo, pahali olan daha iyidir, daha ucuzu biraz daha kotudur” dedi. Gicik. Bon bon baktim, bozuntuya vermedim. Tamam dedim, gitti. Ama lanet olasica, daha once girdigim yerlerde menude en azindan yaninda nasil mal oldugu yazardi, hafif mi agir mi, tatli mi aci mi vs, dedim gene sorayim. Lanet olsun sormaz olaydim. Dedim, amca, bunlarin genel olarak nasil etkileri vardir, nasildir, adam bana ne dedi: yani sonucta herkese farkli etkiler bu ben senin kafanda degilim ki nerden bileyim etkilerini, ne siklikta ictigine gore de degisir, al bak bunlar agirdir, mesela, digerleri de iste daha hafiftir. Gerizekali musmula, o kadarini biz de biliyoruz, orda burnuma sokuyosun kocaman menu, bari bir zahmete gir de misafire yagidan yardimci olmaya calis, cok sinir oldum. Aslinda o kadar yagmur olmasa ceker giderdim. Lanet olsun al otunu basina cal deyip. Ama coktan islanmis kedi misali siginmisiz, ustumuzu basimizi cikarmisiz bi suru yurumusuz. Lanet olsun sana diyip bok gibi para bayilacagimizi da bilerek bir secim yaptik. Gramaji fazla, fiyati ayni olan birini secelim dedik. Ama mal oldugumuz icin adam verdi, cukulata biz istiyoruz maria, tabi salakligimiza doymayalim ne olduguna bakmamisiz ki. Dedim ben konusmam bu adamla, git sen soyle degistirelim. Ordan sectik, adini daha once duydugum white widow u. ben zaten sinir olmusum adama, canim sikilmis fena. Neyse guzel guzel sardik ictik. Massallah nasil bir widowsa artik, ilk firtta bende bi dalgalanma oldu. Bir yarimi anca icip kalktik. Karnimiz ac, gidelim arkadasin tavsiye ettigi yere bakalim dedik. Artik o kafayla nasil aramaya calisiyorduk hic hatirlamiyorum, ama bir tourist information a girdik. Ben o sirada gayet kopuktum, neler konusuldu ne oldu ne bitti bilmiyorum, sanirim yerini iyice ogrendikten ve kutudaki tadimlik stropwaffel lardan elimize aldiktan sonra ciktik.

Biz mekani bulup gidene kadar iyice duzeldik. Gittigimiz mekan minicik bir café, adi Singel 404, Singel 404 numarada cunku hehehe. Boyle pideli tost ekmeginden cesitli sandvicler yapiyorlar, normal ve doyurucu boyuttaki peynirli domatesli tostu 3 euro kusur birseydi, bulunabilecek en uygun yiyecek ve mekan sahsen. Genelde yiyecek fiyatlar ucuk. Benzeri sandvicler 5-6 eurolarda. Oha cus falan olmalik. Biz otostop cekelim diye dusunurken, zaten transporta hic durmadan para akitirken, yemek icin o kadar para harcamak, biraz luks geliyor. Neyse bu kucuk café, boyle cici bici guzel dutch kizlari tarafindan isletiliyor. Tavsiye edilir :) guzel bir kanalda, guzel yerde.

Bu esnada ben bos durani allah sevmezmis diye coktan cs e ilanlar postlar yazmistim, bari birileriyle bulusalim. Nitekim aradilar efenim. Aksama bulusacak insanlar bulduk.

Biri aradi, bulusalim istersen ben bosum dedi. Baktim sesi fena degil, tamam olur dedim, randevulastik. Gittik randevuya 2 kisi. Beklerken yanimiza yerden bitme ufak tefek kara kuru bir cocuk geldi. Ahanda dedim, koca sehirde selvi boylu sarisin mavi gozlu brad pitt ler varken, bendeki bu sansla zaten bollywood figuranlarindan bozma biri denk gelir. Cocuk iyi hos, muhabbet falan edelim bari dedik. Ama sanirim biraz hayalkirikligina ugradi beni yalniz bekliyordu. Herneyse, gelmeden evvel coffe shopta bekliyormus, geldikten sonra bize ayni soruyu 3-5 kez sormasindan caktim davayi. Sanirim birkac beyin huresi olmus o esnada, algilari da kapaliydi. Obsesif kompulsif davranislar sergilemeye basladi. Evvela bizi israrla coffeeshop a goturmeye calisti. Biz diyoruz birer bira bisey icelim, o diyo, tamam ama ben sizi cok muhtesem cok cool coffeeshop a goturucektim. Herhangi bir yere gitmeden evvel, aksam saatlerinde, islerin guclerin ve turistlerin en civcivli oldugu zamanlarda red light district te dolanmaya basladik. Eski dar sokaklar, 5metrekarelik daracik camekan odalar, ve odalarda minik don sutyen bekleyen, pozlar veren hatunlar, tabii ki kirmizi isik esliginde. Bazi sokaklardan gectik allahim bu kadinlar acayip guzel, hani hayat kadini demeye bin sahit ister normalde, manken gibiler. Cogunun memeler silikon gerci cok belli oluyo, ama incecik, tas gibi vucitlar, allah sahibine bagislasin diyerek geziyorum sokaklarda, gozlerim felfecir olmus. Bazi pencerelerin perdeleri kapali. Dedim niye kapali bu perdeler, is mi yok, tam tersi hatunlar mesgul olduklari zaman perdeyi ortuyor, o 3-5 m2lik mekanda isini goruyor. 15 dakikasi 50 euroymus. Cok para valla. Surekli de calisiyorlarmis. Bu durumda calisani allah severmis lafi en kadar gecerli olur bilmiyorum, bana kalirsa gecerli olmasi lazim cunku ticaretse ticaret. Estetik cerrahi de ticaret, seks satmak da ticaret. Sahsen o kadinlarin cok asiri mecbur olduklari icin o isi yaptiklarini dusunmuyorum. Tamam belki cok seviyo olmayabilirler, ama daha fazla para oldugu icin yapiyorsa, vergisini verip kontrollerini oluyorsa, normal bir meslekten en farki var anlayamiyorum. Sadece kadinlar degil, erkeklerin de yaptigi birsey. Jigololuk da seks satmak. Madem orospuluk en eski meslek, birakin legal sekilde yapanlar yapmaya devam etsinler.

Neyse boyle gezerken, dedim ki, ya lezbiyen bir kadin da para vererek yapmak isterse, kabul ederler mi acaba. Bizim hint fakiri de muhtesem kafasiyla, hadi gel gidip soralim dedi. Gidip soracaktik bir kadin bize kapiyi acti, ama ben biraz salak oldugum cekindigim ve kimseyi gucendirmemeye calistigim icin “ohm kem kum ben kadinlar uzerine okuyorum da, birsey soracaktim” seklinde asiri bir aciklama geregi hissettim. Kadin da kapiyi kapatip “buna vaktim yok” dedi. Sanki kapisinda musteri sirasi var aq, alelade bir dukkan. Kisaca “hadi nas, dukkanin onunu kapama”ya getirdi. Biz de tiris tiris yurumeye devam ettik. Nedense sonra rastladigimiz kadinlar hep sisman iri yari ve zenci kadinlardi, sorasim gelmedi, gozume guzel gozukmediler. Sanki kendim icin soruyorum. Evet kadinla da yaparim derlerse hop diye atlicam falan, bana ne guzel mi cirkin mi, ama iste, nedense oyle sorasim gelmedi icimden. Sanirim cok guzel ve kendine daha guvenli bir kadinin tercihi benim sorumun cevabi olarak daha tatmin edici olacakmis gibi, sanki sisman olan kadinlar musteri azligindan dolayi kabul ediceklermis, bu da benim ogrenmek istedigimi pek karsilamiyormus gibi..

Bizimkisi hala “ben sizi cok guzel bir coffeeshop a goturucektim” ayaklari cekerken, o aksam icin haberlestigim baska elemanlarla bulustuk, gittik bara falan oturduk. 2 alman 2 turk, 1 hintli, amsterdamin en islek en turistik meydaninda bir bara comduk. Hintli de sizin planiniz e, ben planinizin oldugunu bilmiyordum, bilseydim keske, neyse eve giderim yakinda demeye basladi. Anlamistim ben zaten onda bir numara oldugunu. Laf arasinda bana agzindan kacirdi: “ben aslinda once bir coffeeshop a gider oturur, sonra bara falan gideriz diye dusunmustum, planin oldugunu bilmiyordum”. Allahin apacisi, goya once beni uyusturucuyla kafalayacak sonra da eve falan atacak, ne bilsin yanimda 3 tane daha kocaman adamlar getirecegimi, oh canima degsin butun gece sacmaladi zaten. Alman elemanlar kafaydi eglenceliydi muhabbetleri hostu. Ama gunun bombasi, hintli elemanlayken arkadasin bisikletle avrupa turundan bahsetmis olmamiza ragmen bir tepki vermeyip, kafasi ayildiginda ayni konu almanlarla acilip konusuldugunda dank etmesi ve “oooaa, dostum inanabiliyor musun” diyip durmasi hatta birden bire alakasiz bir sekilde alman bir elemana “sen yapabilir miydin?” diye sormasi oldu. Artik ne ictiyse :P
hintli dostumuz geceyi o kadar da skorsuz bitirmedi: gittigimiz barin muhtemelen isletmecisi olan sarisin ortaa yasli ama guzelce olan hatuna neredeyse iyigeceler opucugu verdi. Bir insan daha da apaci olamaz. Barin son musterileri bizlerdik, kapanirken herkes elini sikarken bizim hint fakirinin kadinin eliyle tatmin olmayip ispanyol usulu kendine cekip sapur supur yanaklarindan opop sarilmasi, dillere destandi. Ben en oldugumu sasirdim. Hollandalilar sadece tokalasirken bu minik dostumuz resmen kadini vantuzlamaya kalkti. Neyse, kisa gecenin kari, elemanin yeni aldigi XXX amsterdam kulak isiticisini (earwarmer)
haciladim, daha dogrusu bana israrla kendisi hediye olarak verdi, artik kim bilir hangi dusuncelerle... butun gece “benim arabam var” diye dolasmasi da isimize yaradi, sagolsun bizi eve arabayla birakti.

Ama ben bu adamin gercekten csten bir hatunla bulusayim zihniyetini cok iyi anladim, kendini fazlasiyla ele verdi. Bir kere madem hatun kaldirma niyetin var, bunu surekli programlardan sikayet ederek yapamazsin. “ah ama benim soyle planim vardi, boyle planim vardi, soyleseydinizz ben gelmezdim erken doneyim madem, sizle suraya buraya gelmeyeyim” demeyeceksin. Hadi madem dedin, ortamda bulunmaktan ve kalabalik ortamdan memnun degilsin, o zaman herkesi toplayip evine goturmeye icirmeye kalkmayacaksin. Hepsini gectim, yazdigin kadina memnuniyetsizligini “benim kafamda baska plan vardi, soyle boyle yapardik” diye, supheli programlarinla belli etmeyeceksin.

4 comments:

Derya said...

O değil de ben 7. paragraftaki bir türlü soramadığın sorunun cevabını merak ettim, hala oralardaysan soruver bi zahmet ;)
Bu gidişle bizi anca bu patlicak çünkü di mi?!

Humita said...

bir daha gittigimde sorucam kesin kararliyim :)

Derya said...

bir sonraki yazında aldım cevabımı, teşekkür ediyorum :)

defacto said...

Bu yazini cok begendim.

Aslinda her paragrafa ayri ayri yazasim var da, olmaz oyle. Artik bir gun bulusur, tutturur, anariz, guleriz, hos olur.

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar