Amsterdam
me ha robado! Allahim, insan hatalarindan cok fena ogreniyo. Sevgili
arkadasim bana ucuz transport kartini verip “aman bunu giriste
tiklatacan, sakin tramvaydan inerken de otturmeyi unutma, yoksa ceza
parasi aliyo” dedi. Ben de guzel guzel para yukledim. Ama iste agzi
acik ayran budalaligi basgosterdi, ertesi gune kartim aci aci ottu.
Lanet olsun amsterdam beni soydu yemin ediyorum, karta ekledigim 5
euroyu basit bir hatadan dolayi dudukledigi yetmiyormus gibi bir de
single bilet parasi 2.6 euro vermek, nasil koydu anlatamam, hala
kuyruk acisi, evlat acisi gibi icimde. O gunden sonra ben bir daha
asla unutmadim o salak karti inerken otturmeyi. Aman siz siz olun,
sakin ha.
Ikinci
gun tabii ki yinedisari
ciktik, kis kiyamet yagmur oluk oluk nasil yagiyor, iste dedim yok
anacim, barcelonam ne guzel gunluk guneslik hala ceketle dolasiyorum
(yalan, aksamleyin kalin anorakimi giymem gerekiyor) ama en azindan
kulaklik, eldiven 3 kat hirka giymiyorum. Biz ikinci gunun
heyecaniyla, fazla zamanimiz yok, sehri gezelim diye gaz otesi,
yagmur demeden, botlarim ilk 5. dakkada butun amsterdamin yagkmur
suyunu icine almasina ragmen yuruduk sehri arsinladik aq. Hic bu
kadar azimli gezgin taniyor musunuz, tanistiralim, biz.
Dedik
artik isinsak bir yerde, gezdik gorduk, sehir yagmurda da pek
guzelmis (o da yalan) en yapalim, e hadi madem bir coffee shop a
girelim, saat daha 2, ama sanirsiniz 5. o kadar yagmurda dolandiktan
sonra gozumuze cool gelen, caminda bob marley nin resmi olan kucuk
ama cozy bir café ye girdik. Hemen onumuze bir menu geldi. Turlu
turlu malzeme var orda, sundan mi soylesek, bundan mi soylesek, aman
bunun gramaji fazla, fiyati daha uygun, dur bi dakka soraliim derken,
ben bardaki amcaya hangisi iyidir, nedir en degildir sordum. Adam da
artik pakistanli midir, maroklu mudur, nerelidir bilinmez, soramadim
da. Muhtesem bir wisdom ornegi sergileyerek, “bakin burda grami
yaziyo, fiyati yaziyo, pahali olan daha iyidir, daha ucuzu biraz daha
kotudur” dedi. Gicik. Bon bon baktim, bozuntuya vermedim. Tamam
dedim, gitti. Ama lanet olasica, daha once girdigim yerlerde menude
en azindan yaninda nasil mal oldugu yazardi, hafif mi agir mi, tatli
mi aci mi vs, dedim gene sorayim. Lanet olsun sormaz olaydim. Dedim,
amca, bunlarin genel olarak nasil etkileri vardir, nasildir, adam
bana ne dedi: yani sonucta herkese farkli etkiler bu ben senin
kafanda degilim ki nerden bileyim etkilerini, ne
siklikta ictigine gore de degisir, al bak bunlar agirdir, mesela,
digerleri de iste daha
hafiftir. Gerizekali musmula, o kadarini biz de biliyoruz, orda
burnuma sokuyosun kocaman menu, bari bir zahmete gir de misafire
yagidan yardimci olmaya calis, cok sinir oldum. Aslinda o kadar
yagmur olmasa ceker giderdim. Lanet olsun al otunu basina cal deyip.
Ama coktan islanmis kedi misali siginmisiz, ustumuzu basimizi
cikarmisiz bi suru yurumusuz. Lanet olsun sana diyip bok gibi para
bayilacagimizi da bilerek bir secim yaptik. Gramaji fazla, fiyati
ayni olan birini secelim dedik. Ama mal oldugumuz icin adam verdi,
cukulata biz istiyoruz maria, tabi salakligimiza doymayalim ne
olduguna bakmamisiz ki.
Dedim ben konusmam bu adamla, git sen soyle degistirelim. Ordan
sectik, adini daha once duydugum white widow u. ben zaten sinir
olmusum adama, canim sikilmis fena. Neyse guzel guzel sardik ictik.
Massallah nasil bir widowsa artik, ilk firtta bende bi dalgalanma
oldu. Bir yarimi anca icip kalktik. Karnimiz ac, gidelim arkadasin
tavsiye ettigi yere bakalim dedik. Artik o kafayla nasil aramaya
calisiyorduk hic hatirlamiyorum, ama bir tourist information a
girdik. Ben o sirada gayet kopuktum, neler konusuldu ne oldu ne bitti
bilmiyorum, sanirim yerini iyice ogrendikten ve
kutudaki tadimlik stropwaffel lardan elimize aldiktan sonra
ciktik.
Biz
mekani bulup gidene kadar iyice duzeldik. Gittigimiz mekan minicik
bir café, adi Singel 404, Singel 404 numarada cunku hehehe. Boyle
pideli tost ekmeginden cesitli sandvicler yapiyorlar, normal ve
doyurucu boyuttaki peynirli domatesli tostu 3 euro kusur birseydi,
bulunabilecek en uygun yiyecek ve mekan sahsen. Genelde yiyecek
fiyatlar ucuk. Benzeri sandvicler 5-6 eurolarda. Oha cus falan
olmalik. Biz otostop cekelim diye dusunurken, zaten transporta hic
durmadan para akitirken, yemek icin o kadar para harcamak, biraz luks
geliyor. Neyse bu kucuk café, boyle cici bici guzel dutch kizlari
tarafindan isletiliyor. Tavsiye edilir :) guzel bir kanalda, guzel
yerde.
Bu
esnada ben bos durani allah sevmezmis diye coktan cs e ilanlar
postlar yazmistim, bari birileriyle bulusalim. Nitekim aradilar
efenim. Aksama bulusacak insanlar bulduk.
Biri
aradi, bulusalim istersen ben bosum dedi. Baktim sesi fena degil,
tamam olur dedim, randevulastik. Gittik randevuya 2 kisi. Beklerken
yanimiza yerden bitme ufak tefek kara kuru bir cocuk geldi. Ahanda
dedim, koca sehirde selvi boylu sarisin mavi gozlu brad pitt ler
varken, bendeki bu sansla zaten bollywood figuranlarindan bozma biri
denk gelir. Cocuk iyi hos, muhabbet falan edelim bari dedik. Ama
sanirim biraz hayalkirikligina ugradi beni yalniz bekliyordu.
Herneyse, gelmeden evvel coffe shopta bekliyormus, geldikten sonra
bize ayni soruyu 3-5 kez sormasindan caktim davayi. Sanirim birkac
beyin huresi olmus o esnada, algilari da kapaliydi. Obsesif kompulsif
davranislar sergilemeye basladi. Evvela bizi israrla coffeeshop a
goturmeye calisti. Biz diyoruz birer bira bisey icelim, o diyo, tamam
ama ben sizi cok muhtesem cok cool coffeeshop a goturucektim.
Herhangi bir yere gitmeden evvel, aksam saatlerinde, islerin guclerin
ve turistlerin en civcivli oldugu zamanlarda red light district te
dolanmaya basladik. Eski dar sokaklar, 5metrekarelik daracik camekan
odalar, ve odalarda minik don sutyen bekleyen, pozlar veren hatunlar,
tabii ki kirmizi isik esliginde. Bazi sokaklardan gectik allahim bu
kadinlar acayip guzel, hani hayat kadini demeye bin sahit ister
normalde, manken gibiler. Cogunun memeler silikon gerci cok belli
oluyo, ama incecik, tas gibi vucitlar, allah sahibine bagislasin
diyerek geziyorum sokaklarda, gozlerim felfecir olmus. Bazi
pencerelerin perdeleri kapali. Dedim niye kapali bu perdeler, is mi
yok, tam tersi hatunlar mesgul olduklari zaman perdeyi ortuyor, o 3-5
m2lik mekanda isini goruyor. 15 dakikasi 50 euroymus. Cok para valla.
Surekli de calisiyorlarmis. Bu durumda calisani allah severmis lafi
en kadar gecerli olur bilmiyorum, bana kalirsa gecerli olmasi lazim
cunku ticaretse ticaret. Estetik cerrahi de ticaret, seks satmak da
ticaret. Sahsen o kadinlarin cok asiri mecbur olduklari icin o isi
yaptiklarini dusunmuyorum. Tamam belki cok seviyo olmayabilirler, ama
daha fazla para oldugu icin yapiyorsa, vergisini verip kontrollerini
oluyorsa, normal bir meslekten en farki var anlayamiyorum. Sadece
kadinlar degil, erkeklerin de yaptigi birsey. Jigololuk da seks
satmak. Madem orospuluk en eski meslek, birakin legal sekilde
yapanlar yapmaya devam etsinler.
Neyse
boyle gezerken, dedim ki, ya lezbiyen bir kadin da para vererek
yapmak isterse, kabul ederler mi acaba. Bizim hint fakiri de muhtesem
kafasiyla, hadi gel gidip soralim dedi. Gidip soracaktik bir kadin
bize kapiyi acti, ama ben biraz salak oldugum cekindigim ve kimseyi
gucendirmemeye calistigim icin “ohm kem kum ben kadinlar uzerine
okuyorum da, birsey soracaktim” seklinde asiri bir aciklama geregi
hissettim. Kadin da kapiyi kapatip “buna vaktim yok” dedi. Sanki
kapisinda musteri sirasi var aq, alelade bir dukkan. Kisaca “hadi
nas, dukkanin onunu kapama”ya getirdi. Biz de tiris tiris yurumeye
devam ettik. Nedense sonra rastladigimiz kadinlar hep sisman iri yari
ve zenci kadinlardi, sorasim gelmedi, gozume guzel gozukmediler.
Sanki kendim icin soruyorum. Evet kadinla da yaparim derlerse hop
diye atlicam falan, bana ne guzel mi cirkin mi, ama iste, nedense
oyle sorasim gelmedi icimden. Sanirim cok guzel ve kendine daha
guvenli bir kadinin tercihi benim sorumun cevabi olarak daha tatmin
edici olacakmis gibi, sanki sisman olan kadinlar musteri azligindan
dolayi kabul ediceklermis, bu da benim ogrenmek istedigimi pek
karsilamiyormus gibi..
Bizimkisi
hala “ben sizi cok guzel bir coffeeshop a goturucektim” ayaklari
cekerken, o aksam icin haberlestigim baska elemanlarla bulustuk,
gittik bara falan oturduk. 2 alman 2 turk, 1 hintli, amsterdamin en
islek en turistik meydaninda bir bara comduk. Hintli de sizin
planiniz e, ben planinizin oldugunu bilmiyordum, bilseydim keske,
neyse eve giderim yakinda demeye basladi. Anlamistim ben zaten onda
bir numara oldugunu. Laf arasinda bana agzindan kacirdi: “ben
aslinda once bir coffeeshop a gider oturur, sonra bara falan gideriz
diye dusunmustum, planin oldugunu bilmiyordum”. Allahin apacisi,
goya once beni uyusturucuyla kafalayacak sonra da eve falan atacak,
ne bilsin yanimda 3 tane daha kocaman adamlar getirecegimi, oh canima
degsin butun gece sacmaladi zaten. Alman elemanlar kafaydi
eglenceliydi muhabbetleri hostu. Ama gunun bombasi, hintli
elemanlayken arkadasin bisikletle avrupa turundan bahsetmis olmamiza
ragmen bir tepki vermeyip, kafasi ayildiginda ayni konu almanlarla
acilip konusuldugunda dank etmesi ve “oooaa, dostum inanabiliyor
musun” diyip durmasi hatta birden bire alakasiz bir sekilde alman
bir elemana “sen yapabilir miydin?” diye sormasi oldu. Artik ne
ictiyse :P
hintli
dostumuz geceyi o kadar da skorsuz bitirmedi: gittigimiz barin
muhtemelen isletmecisi olan sarisin ortaa yasli ama guzelce olan
hatuna neredeyse iyigeceler opucugu verdi. Bir insan daha da apaci
olamaz. Barin son musterileri bizlerdik, kapanirken herkes elini
sikarken bizim hint fakirinin kadinin eliyle tatmin olmayip ispanyol
usulu kendine cekip sapur supur yanaklarindan opop sarilmasi, dillere
destandi. Ben en oldugumu sasirdim. Hollandalilar sadece tokalasirken
bu minik dostumuz resmen kadini vantuzlamaya kalkti. Neyse, kisa
gecenin kari, elemanin yeni aldigi XXX amsterdam kulak isiticisini
(earwarmer)
haciladim,
daha dogrusu bana israrla kendisi hediye olarak verdi, artik kim
bilir hangi dusuncelerle... butun gece “benim arabam var” diye
dolasmasi da isimize yaradi, sagolsun bizi eve arabayla birakti.
Ama
ben bu adamin gercekten csten bir hatunla bulusayim zihniyetini cok
iyi anladim, kendini fazlasiyla ele verdi. Bir kere madem hatun
kaldirma niyetin var, bunu surekli programlardan sikayet ederek
yapamazsin. “ah ama benim soyle planim vardi, boyle planim vardi,
soyleseydinizz ben gelmezdim erken doneyim madem, sizle suraya buraya
gelmeyeyim” demeyeceksin. Hadi madem dedin, ortamda bulunmaktan ve
kalabalik ortamdan memnun degilsin, o zaman herkesi toplayip evine
goturmeye icirmeye kalkmayacaksin. Hepsini gectim, yazdigin kadina
memnuniyetsizligini “benim kafamda baska plan vardi, soyle boyle
yapardik” diye, supheli programlarinla belli etmeyeceksin.
4 comments:
O değil de ben 7. paragraftaki bir türlü soramadığın sorunun cevabını merak ettim, hala oralardaysan soruver bi zahmet ;)
Bu gidişle bizi anca bu patlicak çünkü di mi?!
bir daha gittigimde sorucam kesin kararliyim :)
bir sonraki yazında aldım cevabımı, teşekkür ediyorum :)
Bu yazini cok begendim.
Aslinda her paragrafa ayri ayri yazasim var da, olmaz oyle. Artik bir gun bulusur, tutturur, anariz, guleriz, hos olur.
Post a Comment