Tuesday, December 27, 2011

bir istanbul masali


Evvel zaman icinde kalbur saman disinda, masallara nasil baslanacagini bile unutacak kadar cocuklugundan uzaklasmis bir cadizila yasarmis uzak diyarlarda. Bu cadizila dogdugu buyudugu topraklardan kacmis gitmis bir muddet once, fakat insan evladi tabi, cadi madi ama onun da duygulari var hissiyatli genc kisi, o guzel verimli muhtesem topraklar gozunde tutermis, gittigi yerlerde yakaladigi kurbanlarina da hep oralari anlatirmis.

Bir gun en sonunda yeminini bozmus, kendisini bekleyen uzuun ve cetrefilli yollardan gecerek en sonunda memleketine varmis. Varmis ama nereye varmis. O ballandira ballandira anlattigi, hep ozleyip gitmeyi bekledigi topraklarin yerlerinde yeller eser bulmus. O gunluk guneslik, nese dolu, mavi bulutlarin sehrin tepesinde dolastigi, cocuklarin ciyaklayarak cildirip kostugu sokaklar simdi sisler icinde, gunesin hic yuzunu gostermedigi, pisli puslu igrenc bir yer olmus.

Amma ve lakin, attigi her adimda 15 dakika bekledigi, insanlarin vicik vicik uzerine uzerine yurudugu, trafikte 5 saatini yarim saatlik yola vermek zorunda kaldigi, alisveris merkezlerinden baska gidecek mekan bulamadigi, her kose basinin uzun uzun gokdelenlerle cevrelendigi, metro insaatinin 15 yildir suregelip bir turlu bitmedigi memleketinde, surekli hastalandiran toksik atikli havasi, foseptikli suyuna ragmen gece olup da o bogazin isiklarini, tarihi yarimadanin parlak minareleri, sarayin kukuletasini, galatanin kulesini gorunce, hele de kiz kulesinin yani basindan gecerken soyle bir bakinca tum o telas, trafik, bok pusur kufrettigi butun hersey kayboluvermis. 
Geriye o guzel eski peri masalivari topraklarinin isil isil boncuk boncuk parlayan silueti kalmis.


tabii ki bu masal burada bitmemis....

No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar