Saturday, December 17, 2011

the terminal

Gunesle geldim gunesle donuyorum. Sabah sakir sakir yagmur yagarken “ahanda simdi sictim bu havada ucagin gotune yildirim da duser” seklindeki dusuncelerimle pesimizmim tuttu, dedim kesin tribulansla yerden bilmem kac bin mil yukarda tangir tungur bi o yana bi bu yana savrularak gideriz. Derken gunes gulumsedi.

Umarim ayni sey istanbul a giderken de olur.

Havaalanina rahat rahat hatta yavas yavas vardim tam ispanyol stayla,hic acele etmeden kosturmadan. Trene yine bir ton para bayildim “artik bu son gidiyorum aq” diyerek. Sirt cantam kocaman oldu, muhtemelen 10kilonun ustunde ayriyetten yanimda bi 5 kiloluk supermarket torbasi tasiyorum icine ivir zivir doldurmusum, ispanyol rahatligimdan eser kalmadi konrollere vardigimda.

Amsterdam guvenligi isi abartmis, sivilarin oldugu canta ille plastik olacak ve guvenlige gosterilecek. Benimkini kabul eder mi etmez mi tartarken kafamda, baktim amcaya, kesin Turk, tipitip, gozluklu, ufak tefek, cirkin, Hollanda’nin hicbir gen sifresinden nasibini almamis. Bir hapsurdu, “allaaah memleketim!! dedim, Turk degilse kafami keserim.” Sira bana geldiginde Turk pasaportumu gostererek adamin gozunun icine bakiyorum ki bana Turk bir tepki versin. Ammavelakin Ingilizce konustu, icinde tamponlarimin, sampuan, makyaj temizleme malzemelerimin ve lens suyumun oldugu plastik cantami iyice kurcaladiktan sonra aramizda soyle bir diyalog gecti, harfiyen aktariyorum:

-you are going to barcelona.
-yes.
-you live in barcelona?
-yes
-you have a spanish man?
-(honk?) no
-Turkish man?
-(?) no
- are you single?
-(??) yes
- hehehe hadi hayirli yolculuklar.
-(wtf!?) hee tesekkurler.

Yorum yapamiyorum, yapabilen beri gelsin.

Ucaga girmeden evvel, yukumu fazla bulma ihtimaline karsi cevaplarimi ve savunmami hazirlamistim bu Turkish teyze bohcamla ilgili: “ah icinde montum hirkam falan var, o yuzden kocaman malum bura pek bi soguk uhuh nolur birakin geceyim lutfen.” Icinde montun disinda bi kilo muz, cizmeler, Hollanda kurabiyeleri falan ne ararsan var, cantaya sok dese, sictim onun da ici mentoller waffellarla, her bardan cordugumuz kartpostallarla hatta caldigim la chouffe bira bardagiyla fln dolu, neyi nereye sokayim, at dese atamam yazik gunah, kimse de yabancidan muz alip yemek istemez, bu hollandalilar biraz fazla tirsak, gecen senelerde domuzdu kustu bilmem ne gribi derken bi de Turk kizi esmer, Afrikali ac cocuklarin askina bile desem hayatta kabul etmezler muzlari. 


Dustum ganimetlerimin akibetinin derdine. Aman neyse ki gerek kalmadi cok sukur. Kimse laf etmedi, kizmadi, o korkunc demir parmakliklara cantami sokturtmadi... Kus gibi hafif girdim ucaga, havada tribulanslar arasi patakute ucuyoruz sinterklaas kukilerimi yerken ben...


No comments:

Related Posts Plugin for WordPress, Blogger...

Netherlands'de gozume carpanlar